Anadolu’dan eğitim için İstanbul’a gelmiş gencin 100 metre arayla başına gelen iki aynı olay nedir?
Taşrada doğup büyüyen genç, üniversite sınavını kazanır ve eğitim için İstanbul’a gelir. Her şeye yabancıdır. Kulaktan dolma bilgilerin ve söylemlerin de etkisiyle “büyükşehir” etkisiyle adımlarını dikkatli atmaktadır.
İlk yıl İstanbul Bayrampaşa’da kalan ağabeyinin yanında kalır.
İstanbul’a geldiğinin ilk günlerinde metrodan indiğinde karşısına bir genç çıkar ve bir ricada bulunarak onu durdurur.
Bir çorba parası
Üstü başı biraz eski püskü genç, taşralı üniversiteye yeni kayıt yaptırmış gence “Kardeş, memleketten yeni geldim ve iş bulamadım. Varsa bir çorba parası” der.
Öğrenci genç, dilenci gencin samimiyetine inanır ve çıkarır ona bir öğrenci için iyi bir para verir. Oysa öğrenci gencin de durumu pek o kadar iyi değildir.
Aynı sözler farklı tepki
“Allah razı olsun” söyleminin ardından ağabeyinin kaldığı eve doğru yol alan üniversiteli genç yaklaşım 100 metre gittikten sonra tekrar durdurulur. Bu defa karşısında başkası vardır ama söylem aynıdır;
“Kardeş, memleketten yeni geldim ve iş bulamadım. Varsa bir çorba parası.”
Üniversiteli gencin başına dank eder ve şu cevabı verir;
“Memleketten gelirken bana mı sordun?”
Ve bu olay sonrası içinden rastladığı dilencilere para vermek gelse bile aklı hep o olaya gider!