Herkes onu Galatasaray’dan tanıyor. Maç izlerken kendinden geçmesi ve samimiyetiyle biliyor. O 8 bin araçlık filoya sahip 100 bin çalışana taşıma hizmeti veren Altur’un patronu Abdurrahim Albayrak… Peki bugünlere nasıl geldi?

1954’te Rize’de doğan Abdurrahim Albayrak başarı hikayesini kendini anlatıyor… 10 yaşından itibaren okulu ve çalışmayı beraber götürdü. Babasının bakkal dükkanında satış yaptı, briket atölyesinde briket kesti. Simit ve kestane sattı.

1968 yılında babası Almanya’ya gitti. O kendisine laf gelmemesi adına daha çok çalıştı. Evlerinin önündeki dereden çakıl çıkartıp, sepetle sırtında taşıdı, bunlarla tekrar briket ve künk kesti.
15 yaşında kendi kamyonlarıyla Rize merkeze kum ve çakıl götürdü.
Babası Almanya’dan dönüşte oğlunun işlerini görünce hayretler içinde kaldı.
Atölye çok iyi paraya satıldı. Abdurrahim’in yaşı büyültülerek Almanya’ya götürüldü.
Ki o Abdurrahim Albayrak Almanya’daki ilk gününü şöyle anlattı:
"Muzu tanımıyor çikolatayı bilmiyordum. Hele hele hayatımda alafranga tuvalet görmemiştim, hatta defalarca babama tuvaleti sormama rağmen içeri gidip tuvalet göremediğimde sıkıla sıkıla babama tekrar sordum; o ilk gün çok zor anlar yaşamıştım."

Almanya’da inşaatlarda demir işçisi olarak çalışmaya başladı. İnşaatın el arabası, kürek vb. aletlerinin temizledi. Sonrasında babasına taze fasulye, kuru fasulye, pilav gibi yemekler hazırladı, çamaşırları yıkadı.
Cumartesi pazar günleri evlere gidip bahçe düzenlemesi, badana gibi işler yaptı.
Israrla Türkiye’ye dönmek istedi babası da karşı çıkmadı. Babasına çok çalışarak yine para kazanacağını söyledi.
Almanya’da biriktirdiği parasıyla İstanbul Habibler’de bir arsa satın aldı.

Vatani görevini tamamlamak için askere giden Abdurrahim Albayrak, orada da boş durmadı ve askerlerin ayakkabılarını boyadı.
Askerden sonra, baba ocağına dönüp bir minibüs satın alan Abdurrahim Albayrak, taşı toprağı altın diyerek İstanbul’un yolunu tuttu.
Edirnekapı, Beşyüzevler, Sultançiftliği, Habibler, Kayabaşı ve Şamlar hattında çalışmaya başladı. Sabah 6’da kalkıp gece 12’ye kadar çalışıp 1.000 lira kazanmadan yatmamayı kendine şart koydu. Bu parayı ertesi gün bankaya yatırdı ve 30 günde 30.000 lira biriktirdi. 13 ay sonra babası Almanya’dan izne gelip de banka cüzdanını görünce şaşkınlığını gizleyemedi ve ertesi gün borçsuz bir minibüs satın alındı. 8 ay sonra üçüncü minibüsleri oldu. Albayrak o günleri "Allah yürü ya kulum demişti. İyi para kazanıyorduk, işlerimiz iyiydi, mutluyduk" şeklinde anlattı.
1977 yılında Altur’u kurdu.