“Dostlar beni hatırlasın” dedi ama o hiç unutulmadı ki… Gerek anıları gerek şiirleri ve gerekse kültürel mirası ile… İşte Aşık Veysel’in Atatürk’le yaşadığı ve içinde uhde kalan anısı…
Cumhuriyet’in 10. Yılında Atatürk için bir destan yazan Aşık Veysel’in o dönem Ulu Önder ile Ankara’da görüşme girişimi başarısız olur… Yoksul, ayağında çarık olan Aşık Veysel’i Ankara’da polis çevirir ve o dönem Ankara’da İran Şahı ağırlandığı için buna izin verilmez…
Aşık Veysel o durumunu şöyle anlatır; Ne bilelim köylülük bir, cahillik iki, körlük üç, çaresizlik döndük…
Bu Aşık'ı bulun getirin
Giderek popüler olan Aşık Veysel’e İstanbul Radyosu’ndan davet gelir… Tokatlayan Han’da stüdyoya girilir…
“İyi oku, bütün Türkiye duyacak seni” denir…
Aşık Veysel sesini duyurabilmek için avazı çıktığı kadar bağırarak okur türküsünü.
Atatürk o sırada Dolmabahçe’de sofradayken Aşık Veysel’in yanık sesini duyar ve “Bu Aşık’ı bulun getirin” der.
Dolmabahçe’den radyoevi aranır, oteller soruşturulur ama Aşık Veysel bulunamaz.
Aşık Veysel Dolmabahçe'de
Aşık Veysel program sonrası bir hemşehrisinin davetini kıramayıp onun evine gitmiştir.
Bir gün sonra Aşık Veysel’e “Neredeydiniz Ata dün bütün gece İstanbul’da sizi arattı” denir. Aşık Veysel sabah hemen Dolmabahçe’ye gider;
“Gazi’nin dün çağırttığı Aşık benim. İzin verin huzura gireyim” der.
CEVAP: Olmaz. O bir zevk zamanıydı. Şimdi çalışma zamanı. Sen adresi bırak yeniden hatırlar da sorarsa biz seni buluruz.
Aşık Veysel, doğup büyüdüğü Sivrialan’a döner ve Atatürk ile tanışamamak hayatı boyunca en büyük yarası olur.