Trabzon'da futbola bakış nasıldır? Trabzonspor'dan önceki kulüpler hangileridir? Trabzonspor'un kuruluş hikayesi, devrimi ve başarıları nelerdir?
Karadeniz Fırtınası olarak bilinen ve bordo-mavili renklere sahip Trabzonspor resmi olarak 2 Ağustos 1967'de kurulmuştur. Ancak daha eskisi vardır Trabzon'daki futbolun...
1911’de kurulan İdmanyurdu, (savaş nedeniyle) uzun ömürlü olamasa da Trabzon’da Türklerin kurduğu ilk spor kulübü olarak tarihe geçer.
Trabzon’un ileri gelen ailelerine mensup Türk gençleri, 1920’li yılların başında kentin sportif ve kültürel hayatına uzun yıllar damgasını vuracak İdmanocağı, İdmangücü ve Necmiati gibi kulüpleri kurar. Trabzonspor da bunların devamı ve bütünü şeklindedir aslında.
Osmanlı döneminde Trabzon Limanı, sadece ticari olarak değil; sosyo-kültürel olarak da önemli bir geçiş noktasıydı.
Batıdan gelen her türlü ‘yenilik’ ilk olarak Trabzon’da hayat bulur; ardından kentin hinterlandında kalan coğrafyaya yayılırdı. Futbol, bunlardan biriydi.
1922 yılında basılan ve Osmanlı döneminde yayımlanan ilk üç futbol kitabından biri olan ‘Asosyeşın Futbol’ İdmanocaklı Süleyman Rıza Kuğu tarafından Trabzon’da kaleme alınmıştır. Kitabın önsözünde yayınlanma amacı "Doğu vilayetlerine futbol öğretmek" olarak açıklanır. Trabzon, öğreten, aktaran, öncülük eden bir konumdadır ve iddiası da tarihsel olarak bundan kaynaklanmaktadır.
Trabzon, İstanbul, İzmir ve Ankara’nın ardından Türkiye’nin ilk spor örgütü olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın dördüncü üyesidir.
Kentte 1921 yılından itibaren bir fikstür dahilinde lig maçları organize edilir.
1923 yılının Temmuz ayında Trabzon İdmanocaklı gençler, oynadıkları futbolu geliştirmek için İstanbul’a bir gezi düzenler ve o tarihlerde İstanbul’u ziyaret eden yabancı takımlarla Türk takımlarının maçlarını izlerler.
1925 yılında Sovyetler Birliği’nden kente davet edilen spor kafilesi ile ilk yurtdışı temas da gerçekleştirilir. İlerleyen yıllarda ise her fırsatta kente İstanbul, İzmir, Ankara, hatta İran ve hatta Avusturya’dan takımlar davet edilir.
Hüseyin Avni Aker'in yazısı
Trabzon’un unutulmaz spor önderlerinden Hüseyin Avni Aker, Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstikbal gazetesinde şu satırları kaleme alır: "Trabzon şehri spor ibtilası geçiriyor. İstanbul’da dans ibtilası, Ankara’da ud, Trabzon’da futbol... Bunlar birer hastalık gibi yakaladıkları adamın yakasını bırakmıyorlar. Trabzon’da mahalle aralarında, ta Kavak Meydanı’na kadar ne kadar meydan, cami havlisi, bahçe varsa birkaç çocuk toplanmış! – Gol gol diye bağırıyor. Hele şu hafta tatilinin işsiz bir sürü halkının Kavak meydanına doğru toplanması bu ibtilayı azdırdı. Şimdi herkeste bir spor heyecanı var."
Güç-Ocak rekabeti
İdmanocağı, İdmangücü, Necmiati, Birlikspor, Karadenizgücü, Doğanspor, Yolspor, Martıspor, Erdoğdu Gençlik ve Trabzon Lisesi başta olmak üzere Trabzon amatör liginden pek çok kulüp gelip geçer. Ellili yıllara gelindiğinde ise futbol ‘iptilası’ kenti öylesine kasıp kavuruyordu ki mahalli ligdeki kulüp sayısı bir ara 20’yi aşınca maçlar iki kümeli olarak yeniden organize edilir. İdmanocağı ve İdmangücü Trabzon futbolunda başa güreşen iki kulüptür. Kent futboluna bu iki kulübün arasındaki ateşli rekabet damga vurur.
Ocak-Güç derbisi şehirde adeta bir karnaval havası yaratır. Rengârenk flama ve bayraklarla donatılan kentte binlerce futbolsever maç saatinin gelmesini beklerken, tutuşulan bahisler ve iddialarla rekabetin dozu artırır. Rakip taraftarlar karşı tarafın renklerine boyadıkları bir tabutu veya eşeği kentin meydanlarında, sokak aralarında gezdirir.
Sarı-kırmızı Ocaklılar ve yeşil-beyaz Güçlüler arasındaki mücadeleyi, sportif olarak Galatasaray-Fenerbahçe; politik olaraksa CHP-DP çekişmesine benzetenler vardır. Futbol sevgisi ve kültürünün yükseldiği kentte aynı zamanda üst düzey futbolcular yetişir. Kimler mi? Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’nı da yapacak olan Gençlerbirliği efsanesi Hasan Polat, kardeşi Ali Polat, Galatasaray’ın unutulmaz yıldızlarından Salim Satıroğlu ve Ahmet Karlıklı, Fenerbahçeli Taka Naci, Zekeriya Bali, Beykoz’un ünlü kalecisi Sıtkı Taşer, Beşiktaş’ta kaptanlık da yapacak olan milli futbolcu Nazmi Bilge “Trabzon’un futbol elçileri” arasında ilk akla gelen isimlerdir.
İdmanocağı, mahalli ligdeki şampiyonluklarının yanı sıra üç defa Türkiye amatör şampiyonluğunu da kazanır ve yurt çapında tanınan bir kulüp haline gelir. İdmanocağı ve Ankara Havagücü’nün 1958 yılında düzenlenen Türkiye Amatör Şampiyonası’nı aynı puan ve averajla tamamlaması üzerine kupa ikiye bölünür ve Ocaklılar yarım bir kupayı müzelerine götürür. Ocak’ın tarihi, sayısız başarı ve enteresan hikâyelerle doluydu. Onların ulusal çaptaki haklı şöhreti, 1965 senesinde Beşiktaş takımını Mithatpaşa’da 1-0 yenerek Türkiye Kupası’ndan elemeleriyle de perçinlenmiştir. Başarılarla dolu bir tarihe, güçlü bir kimlik ve yaklaşık yarım asırlık kurumsal bir deneyime sahip bu kulüp, Trabzon’u profesyonel liglerde temsil etme misyonunu kendi ismi ve renkleri ile üstlenmek için direnecektir
Halkın yürüyüşü ve birleşme
Bilindiği gibi 1960’ların ilk yarısında Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak’ın öncülüğünde profesyonel ikinci ve üçüncü ligler kurulmuştur. Trabzon da bu seferberliğin dışında kalamaz. Ancak İdmanocağı-İdmangücü rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdir ki bu iki kulübün bir çatı altında toplanması neredeyse imkansızdır. Kendi kimlik ve renklerinden feragat etmek istemeyen Ocaklılar birleşmeye yanaşmaz. 21 Haziran 1966 tarihinde, Martıspor ve Yıldızspor'la birleşen İdmanocağı ile kendi isim ve renklerini muhafaza ederek profesyonel bir kulüp namı ile önce Türkiye 2. Ligi’ne alınır; ancak resmi yazışmalar ve tebliğde yaşanan sorunlar nedeni ile İdmanocağı'nın İkinci Lig’de oynamasına izin verilmez. 20 Temmuz 1966'da bu kez İdmangücü, Karadenizgücü, Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla kırmızı-beyaz renkler altında Trabzonspor’u kurar ve 1966-67 sezonunda İkinci Lig’de mücadele etmeye başlar.
İdmanocağı’nın dahil olmadığı bir Trabzonspor’un şehir temsiliyeti bakımından eksik bir görüntü ortaya koyduğu düşünülür. İdmanocağı’nın Trabzonspor’a karşı Danıştay'da açtığı davadan, yürütmeyi durdurma kararı çıkar. Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak’tan Devlet Bakanı Kamil Ocak’a, Hasan Polat’tan Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü Erdoğan Arıpınar’a pek çok üst düzey yetkilinin birleşme için araya girmesi dahi sonucu pek değiştirmez. 1967 yazında Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenal, İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübün de Türkiye 2. Ligi’ne alınmayacağı ve “mazisiyle övünen” Trabzon’un profesyonel liglerde temsil edilmeyeceğini bildirir. Her gün, her akşam toplantı üstüne toplantı yapılır. Tüm kent, Trabzonspor adıyla bir kulübün kurulmasını yürekten arzular. Öyle ki Trabzonlular, 1967 yılının Temmuz sonunda sessiz bir yürüyüş düzenleyerek bir türlü uzlaşamayan kulüp başkanlarını protesto eder... Nihayet 2 Ağustos 1967 günü, geceli gündüzlü yapılan toplantılardan müsbet bir netice çıkar ve her iki kulüp birleşmeyi kabul eder. Bordo-Mavi renkler altında, İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi ile kurulan Trabzonspor Kulübü, 1967-68 sezonu itibarıyla İkinci Lig’e "merhaba" der.
Anadolu Devrimi
Trabzonspor uzun uğraşlar sonucu kurulduktan sonra İkinci Lig’deki mücadelesine daha ilk sezondan itibaren Birinci Lig’e çıkma hedefi ile başlar. Trabzonspor’un 1971-72 sezonu son maçında PTT’ye 1-0 yenilerek Birinci Lig biletini rakibine kaptırması ile yıkıma uğrayan camiada futbol politikası birden seyir değiştirir ve “öze dönüş” olarak da adlandırılan yeni bir transfer anlayışı benimsenir. Kulübün kendi öz kaynaklarına dönerek, Trabzonlu futbolcuları bünyesine katmasıyla efsane takımın iskeleti kurulur. Ve 1973-74 sezonunu şampiyon tamamlayan Bordo-Mavililer’in Birinci Lig serüveni, sonraki sezon itibarıyla başlamış olur.
Trabzonspor, Birinci Lig’e çıktığı ilk sene Hayatspor dergisi tarafından Kıbrıs’ta düzenlenen Barış Kupası’nı alır.
1975-76 sezonu sonunda şampiyonluk ipini göğüsleyen Bordo-Mavililer, şampiyonluğu ilk defa İstanbul dışına taşıyarak Türk futbolunda yerleşik her ne varsa altüst etmiş ve bir devrime imza atmıştır.
Bordo-Mavili ekip aynı sene Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupalarını da alır.
Spor basınının “Kupa Beyi” olarak anmaya başladığı Trabzonspor, kamuoyunda büyük bir saygınlık kazanır. Söz konusu başarıyı hala ‘tesadüfi’ olarak değerlendirenler de vardır ama Bordo-Mavililerin unutulmaz teknik direktörü Ahmet Suat Özyazıcı, kentin köklü futbol mirasına işaret ederek, yaşananlar için "Bu bir ‘devrim’den ziyade, ‘evrim’dir” der.
Karadeniz Fırtınası, 1975-1985 yılları arasında toplamda 6 lig şampiyonluğu, 6 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 Türkiye Kupası ve 3 Başbakanlık Kupası’nı müzesine götürür. 1980’li yılların ortalarından itibaren gerek kulüp içinde gerek Türk futbolunda yaşanan gelişmeler Bordo-Mavililer’i şampiyonluktan 2010-11 yılına kadar (Hala davası ve mücadelesi devam etmektedir) alıkoyar; ama Trabzonspor zirveye oynamaktan asla vazgeçmez. Müzesindeki Türkiye Kupası sayısını 8’e; Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı 7’ye; Başbakanlık Kupası’nı 5’e çıkarmasını bilir. Tarihinde ilk defa 2009-2010 sezonunda TFF Süper Kupa’yı kazanmanın onurunu yaşar. 15 Eylül 1976 günü Akranes galibiyeti ile başlayan Avrupa serüveninde Liverpool, Aston Villa, Inter, Barcelona ve Olimpik Lyon gibi unutulmaz zaferlere imza atar.