Deniz Türüç aslen nereli? Deniz Türüç'ün futbola başlama hikayesi nasıl? Türkiye kariyeri nasıl başladı? Deniz Türüç’ün Fatih Terim’le ilgili görüşleri nasıl?
29 Ocak 1993 Enschede Hollanda doğumlu Deniz Türüç. Aslen İzmir Bucalı. 4 yaşından beri topun peşinde. Anne ve babası peynir fabrikasından emekli. İki erkek kardeşi de futbolcu.
İşte Türkiye Futbol Federasyonu'nun Tam Saha Dergisi'ne 2017'de röportaj veren Deniz Türüç'ün hikayesi...
Hollanda'da futbol anlayışı
Futbola 4 yaşımda başladım. Musa dayım futbolcuydu ve benim elimden tuttu "Bu kadar yeteneklerin var, bu kadar iyisin. Seni bir futbol kulübüne yerleştirelim" dedi. 9 yaşına kadar amatör takımlarda oynadım. 9 yaşından sonra FC Twente takımının altyapısına girdim. Orada 8 senem geçti. Go Ahead Eagles ile Twente'nin altyapısı birleşik. Zaten birbirlerine 45 dakika uzaklıktalar. Twente'den sonra Go Ahead Eagles takımına gittim.
Hollanda'nın her takımında 4-5, Ajax gibi bazı takımlarda 6-7 tane altyapıdan çıkan ve ilk 11'de oynayan oyuncular var. Bunun nedeni de oradaki hocalar çoğunlukla eski futbolcu ve altyapıya çok önem veriyorlar. Çok bilinçliler. Bir oyuncunun sağ ayağı iyi, sol ayağı kötüyse, sol ayağına da çok özen gösteriyorlar ve iyileştirmek için her şeyi yapıyorlar. 'Kendini bu yaşta geliştirebilirsin' diyorlar. Bir oyuncu ilk maçında, ikinci maçında kötüyse, mutlaka üçüncü maçta da şans buluyor. Çok sabırlı insanlar. Her konuda altyapıya yardımcı olmaya çalışıyorlar. Her kulübün bir standardı var. Her kulüp yüzde 40, yüzde 50 oranında A takıma oyuncu çıkartmak istiyor.
Profesyonel kariyeri
Twente altyapısından çıktıktan sonra, şu anda Utrecht takımını çalıştıran Erik ten Hag benim hocamdı. Geçen sene de Bayern Münih'te Pep Guardiola'nın yardımcısıydı. Çok iyi bir insan. Beni Twente altyapısından tanıyordu. O dönem Go Ahead Eagles'ı çalıştırıyordu. 'Seninle çalışmak istiyorum. Seni daha iyi oyuncu yapmak istiyorum. Her hafta, her gün A takımla idmana çıkacaksın. Bu seni daha iyi bir oyuncu yapacak. Sana oynama garantisi veremem. Bu sözü kimseye veremem. Ama çalışırsan her şey olabilir' dedi... Sezonun ilk yarısında sürekli son 10 dakika, 15 dakika, yarım saat, 45 dakika şans veriyordu. O zamanlar benim için çok güzeldi. Sürekli statlarda oynuyorum. Ondan sonra devre arasında bizim orta saha oyuncularımızdan birisi gitti. O gittikten sonra beni oynatmaya başladı hocamız. Çok iyi bir sezon geçirdik. Şu an Spartak Moskova'nın 10 numarası Quincy Promes'le beraber takımı taşıdık. 20 sene sonra Go Ahead Eagles'ı Hollanda 1. Ligi'ne çıkardık.
Hollanda 1. Ligi'ne çıktıktan sonra ilk sene takımı ligde tuttuk. Bu bizim için şampiyonluk kadar önemliydi. Çünkü 20 sene sonra bu kadar küçük bir takımı 1. Lig'e çıkarmışız ve orada tutmuşuz. Bir yere gelmek var, bir yerde kalmak var. O sezon da çok iyi geçti ve sezon sonunda Galatasaray ile Beşiktaş geldi. Sürekli orta sahada oynamış, çok iyi bir sezon geçirmiş, 6 gol atıp 6 da asist yapmıştım. Ayakta kaldım. Sırtım yere değmedi. Sürekli ilk 11'de oynadım. Takımın en önemli oyuncularından birisiydim. Zaten ben bu oyunu niye oynuyorum? Hobim olduğu için oynuyorum. Benim için para ikinci planda. Zaten zamanında bu işin para ettiğini bilmiyordum ki. Her şeyi sevdiğim için yaptım. Niye seviyorsun? Oynamak için. Oynamak istediğin için elinden gelen her şeyi yapıyorsun. Çok şükür şu an oynuyorum gördüğünüz gibi.
Hollanda 1. Ligi'nde kaldığımız ilk sezon sonrasında Fair-Play sebebiyle Avrupa Ligi'ne gitme hakkı kazandık. Hollanda'da seyirci sayısı, kulübün misafir takımlara yardımları, sarı kartlar, kırmızı kartlar gibi bir çok kriter var. Bu kriterleri tutturan takım, Fair-Play ödülü olarak Avrupa Ligi'ne gidebiliyor. Bu hakkı da biz kazandık. Avrupa Ligi tecrübesi yaşadım. İki maçta bir golüm var.
O dönemde sürekli Ümit Millî Takım'a geliyordum. Türkiye'yi yavaş yavaş tanımaya başlamıştım. En önemlisi de Hollanda'da misyonumu doldurduğumu düşünüyordum. Yani her şeyi gördüm. Ligde kaldım, 1. Lig'e çıktım, 2. Lig'i gördüm, Avrupa Ligi'ni gördüm. Hollanda'da başarabileceğim her şeyi başardım. Kendimi transfer yapmaya hazır hissettim. Bu sebeple de bir adım atmak istedim. Bu hem Türkiye hem de Avrupa takımlarından birisi olabilirdi. Transfer olduğum dönemde Beşiktaş da Kayserispor da beni istiyordu. İş benim tercihime kalmıştı. Beşiktaş'a hayır demek kolay bir şey değil biliyorsunuz. Çok büyük bir kulüp, çok güzel bir kulüp. Ama Kayserispor'da Tolunay Hoca ve o dönemki başkan Recep Mamur beni davet etti. Kayserispor'u bana gösterdiler. İlk gelen Kayserispor oldu. Onlara, 'Tamam, size geleceğim ve konuşacağız' dedim. Sonra Beşiktaş geldi. Ben sözümde durdum ve Kayseri'ye gittim. Beşiktaş'a, 'Ben söz verdim. Önce Kayseri'ye gideceğim. Onlarla görüşeceğim. Anlaşamazsam mutlaka size geri döneceğim' dedim. Ama her şey istediğim gibi oldu. Kayseri beni dinledi, ben Kayseri'yi dinledim. İki taraf da memnun kaldı. İnsanlığımızdan, futbolumuzdan memnun kaldık. Çok şükür alıştık.
Kayserispor'u seçme nedenim Tolunay Kafkas'tır... Beni çok istedi. En başından beri bana dedi ki, 'Buraya gel. Ben seni oynatacağım. Ben seni yıldız yapacağım. Ben seni A Millî Takıma göndereceğim' Bana bunları söyledi. Beşiktaş'ta hoca ile görüşmedim.
Düşünürseniz, Hollanda'nın küçük bir takımından Türkiye'ye geldim. Nasıl böyle bir başarı yakaladım? Bakarsan tesadüf... Hayır! Hiçbir şey tesadüf değil. Her şey düşünceyle ve çalışmakla alâkalı... Her şeyi düşünerek yaptık. Menajerimle oturduk ve her şeyi planladık. Her şey de planladığımız gibi gidiyor. Allah'ın yardımıyla inşallah daha güzel yerlere geleceğim.
A Millî Takım kariyeri
Öncelikle Fatih Terim Hocama çok teşekkür ediyorum. Her hoca bunu yapmaz! Neden? Kayserispor'da oynuyorsun çünkü... Beşiktaş, Galatasaray ya da Fenerbahçe'de oynamıyorsun. Bu sebeple kendisine çok teşekkür ediyorum. Beni herkes buraya çağırmaz. Bunun yanında A Millî Takım'da olmak benim için çok güzel, çok farklı bir şey. Tempo çok yüksek. Arda ağabey olsun, Selçuk ağabey olsun, Cenk olsun çok kaliteli oyuncular. Dünyada 120 milyon Türk varsa, demek ki ben en iyi 25 kişinin içindeyim. Bu inanılmaz bir şey ve bu yüzden de çok mutluyum. Tabiî ki şu an her istediğimi yapamıyorum. Çünkü ilk defa olduğu için alışmam lâzım. Ama ikinci defa, üçüncü defa illa ki olacak. Bunu da söylemek istiyorum. Ben bir kerelik bir oyuncu değilim. Ben buraya ikinci, üçüncü defa geldiğimde daha iyi olacağım. Daha güzel şeyler yapacağım. Kendimi göstermeye hazırım.
Fatih Terim'e bakışı
(Milli takımdaki ilk diyalogu) Fatih Hoca öncelikle çok iyi bir insan... Kampa geldiğim andan itibaren benimle yakından ilgilendi. Doğum yerimi sordu, nasıl bir insan olduğumu anlamaya çalıştı. Onunla konuştuk. Birbirimizi tanıdık. Boşu boşuna imparator demiyorlar kendisine. Çok büyük bir hoca... Hem Avrupa'da hem Türkiye'de çok önemli başarıları kazanmış bir hoca. İnşallah onu daha iyi tanıyabilirim. Şimdiye kadar gördüklerim bunlar...
Tabiî ki planlarım var. Herkesin hedefi var. Benim ilk hedefim bu dönemde A Millî Takım'a seçilmekti, bunu başardım. İkinci en büyük hedefim, Kayserispor'u ligde tutmak. Bunu da başaracağız. Kimsenin şüphesi olmasın. Sezon bittikten sonra ya Avrupa'nın ya da Türkiye'nin büyük kulüplerinden birine transfer olmak istiyorum. Nedenini soracaksan eğer bunu herkes sahada görebiliyor. Yarını elbette düşüneceksin ama öbür güne bakmayacaksın. Çünkü öbür günü kimse bilemez. Örnek vermek gerekirse yarın Benfica'da oynarım, sakatlanırım; o zaman bir adım geri adım atmam gerekebilir. Şöyle diyebilirdim, "Galatasaray'da oynamak istiyorum, sonra Barcelona, sonra Real Madrid." Ama gerçek hayatta böyle bir plan dünyası yok! Gerçekçi olmak lâzım. İlk hedefim A Millî Takım'da iyi maçlar çıkartmak. Sonra takımımı ligde tutmak, sonra da transfer olmak. Bunu benim kulübüm de biliyor, ben de biliyorum.
Örnek aldığı futbolcular
Arda ağabeyi çok seyrettim. Galatasaray'dayken de çok izledim. Stilini çok beğeniyorum. Onun yanında Iniesta müthiş bir oyuncu. Top kaybetmez. Mesut Özil'i örnek alırım. Ama yine de ben Deniz'im. Kendimi kimseyle değişmek istemem. Daha güzel yerlere de gelirim inşallah.
Mevkisi
Forvet arkasında. Çünkü benim işim orada. Sergen Hoca geldiği gün beni kanatlardan aldı. Bana, "Kanatlarda yeteneklerini kısıtlıyorsun. İstediklerini yapamıyorsun. Takım iyiyse sen de iyi oynuyorsun, takım kötüyse sen de kötüsün çünkü az top geliyor. Orta sahada en azından ikili mücadeleye girersin. Sahanın en önemli yeri orta saha" dedi. Sahanın kalbi orası... O yüzden de forvet arkasında kendimi rahat hissediyorum.
Hobileri ve fobileri
Hobim futbol.. Boş zamanlarımda da top oynuyorum. Top oynayamıyorsam Play Station'da maç yapıyorum. Ben bir futbol delisiyim. Futbolu oynayamıyorsam izliyorum. Benim için bu bir hobi, yaşam biçimi. Bazen de arkadaşlarımla tenis oynarım. Fobim hiç yok.
YOLUN AÇIK OLSUN DENİZ TÜRÜÇ...