Ormanda cüssesine güvenen ve diğer hayvanlara meydan okuyan Fil ile küçük ama çalışkan Karınca'nın onu verdiği ders...

Bir zamanlar ormanda fil başarmış. Cüssesiyle çok gurur duyan fil, sürekli diğer hayvanlara sataşır ve onlarla dalga geçermiş.

Fil ile Papağan'ın diyaloğu

Günün birinde ormanın içinde dolaşırken bir ağaçta bir papağan görmüş.
- Hahaha. Hey sen! Ne yapıyorsun orada? Benim buradan geçtiğimi görmüyor musun? Ben bu ormanın en kuvvetli hayvanıyım. Hadi, karşımda selam dur benim.
Papağan:
- Selam mı? Nedenmiş o?
Fil:
- Ne? Ne biçim konuşuyorsun? Bana bak, bana saygı duymayı öğreteceğim sana.
Papağan:
- Hahaha...
Papağan file selam durmamış.
Fil ağacın gövdesine sarılmış ve sallamaya başlamış. Papağan daha fazla dalda duramamış ve uçup kaçmış.
Fil:
- Hahahaha... Kaç, kaç. Gördün mü şimdi, ben bunları yapabilirim. Siz hepiniz benim karşımda çok güçsüzsünüz.
Mağrur fil daha sonra oradan uzaklaşmış. Her zamanki gibi su içmek için nehir kıyısına gitmiş.

Fil ile Karınca'nın diyaloğu

Nehrin hemen yanında bir karınca yuvasında bir karınca yaşıyormuş. Bu karınca her gün yiyecek toplamaya çıkıyormuş. Filse her gün bu karıncayı rahatsız ediyormuş. O günde diğer günlerden farksızmış.
Fil nehirden suyunu içerken o karıncayı görmüş.
- Hey, karınca! Nereye götürüyorsun o yiyeceği?
Karınca:
- Bu yiyeceği yuvama götürmem gerekiyor. Yakında yağmurlar başlayacak, hazırlıklı olmalıyım ve bolca yiyecek toplamalıyım.
Fil:
- Hahahaha... Anladım.
Fil bunun üstüne uzun hortumunu suyla doldurmuş ve karıncanın üstüne püskürtmüş. Su yüzünden karıncanın yiyeceği mahvolmuş ve kendisi de sırılsıklam olmuş.
Fil:
- Hahahaha.
Karınca:
- Hadi, gül bakalım gülebildiğin kadar. Günün birinde sana dersini vereceğim.
Fil:
- Ya, çok korktum. Minik bir karınca bana ders verecekmiş. Kızdırma beni. İstersem seni ayağımla eziveririm şimdi. Git o minik yuvana.
Karınca file ve onun bu mağrur tavırlarına çok sinirlenmiş. Ona en yakın zamanda dersini vermek için kendi kendine yemin etmiş.
Karınca:
- Bu file bir şey yapmam şart. Herkese bu şekilde sataşmaya devam edemez.
Ertesi gün, karınca yiyecek toplamak için yuvasından çıktığı sırada filin uyumakta olduğunu görmüş. Hemen aklına bir plan gelmiş. Sessizce filin yanına gitmiş ve hortumunun içine girmiş. Daha sonrada onu ısırmaya başlamış. Isırmaya devam etmiş, fil uykusundan uyanmış ve acı içinde bağırmaya başlamış.
Fil:
- Acıyor, kim var orada? Çık dışarı, canım çok yanıyor...
Filin çığlıklarını duyan karınca onu daha da şiddetli ısırmaya devam etmiş. Artık filin canı o kadar çok yanıyormuş ki ağlamaya başlamış.
Fil:
- Ahhh... Lütfen yardım edin bana. Lütfen! Kim var hortumumun içinde, çık dışarı.
Karınca filin çığlıklarını duymuş ve hortumun içinden çıkmış. Minik karıncayı gören fil şoke olmuş. Karınca onu yine ısıracak diye o kadar çok korkmuş ki, diz çökmüş ve karıncadan özür dilemeye başlamış.
Fil:
- Lütfen affet beni. Bir daha yapmayacağım.
Hatasını anlayan fil hemen oradan uzaklaşmış. O günden sonra bir daha hiç kimseye sataşmamış ve herkesi rahat bırakmış.
Karınca:
- Gördün mü şimdi? Büyük veya küçük diye bir şey yoktur. Hepimizin kendine özgü yanları vardır ve bunları başka birine yardım etmek için kullanmamız gerekir.