Oktay Sinanoğlu’nun kısaca hayatı nasıldır? Oktay Sinanoğlu hangi bilimsel çalışmalara imza atmıştır? Oktay Sinanoğlu’nun gençlere tavsiyeleri nelerdir?
Oktay Sinanoğlu kimdir? Cevabı o kadar dolu ki; hayatını özetleyerek anlatmak gerekiyor ama o özet bile bakıldığında çok şey ifade ediyor. O bir bilim insanı. O bir Prof. Dr. O iki kez Nobel’e aday gösterilen değerli bir Türk aydını. Türk Einstein. Bu girizgah sonrası Oktay Sinanoğlu’nun hayatına ışık tutalım ve bilimdeki yansımalarına bir bakalım...
Eğitim hayatı ve kariyeri
1935’te Babasının (Nüzhet Haşim Sinanoğlu) Türkiye Başkonsolosluğunda görev yapmakta olduğu Bari'de dünyaya geldi.
1939 yılında İtalya'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından ailesiyle Türkiye'ye döndü.
Ankara Yenişehir Lisesi'ne (Sonradan TED Koleji oldu) burslu öğrenci olarak girdi ve 1953 yılında bu okulu birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla Kimya Mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti.
1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi. 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. “Alfred Sloan” ödülünü aldı.
1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı.
1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu.
1960-1961 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile “Doçent” oldu.
1963'te 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında “tam profesör” unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı kazanan en genç öğretim üyesi oldu.
1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör unvanını verdi.
Yale Üniversitesi'nde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı.
1973'de Almanya'nın en yüksek “Aleksander von Humboldt Bilim Ödülü”nü ilk kazanan kişi oldu. 1975'de Japonya'nın “Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülü”nü kazandı.
1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. 1976'da Japonya'ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini attı.
Amerikan Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesi oldu. Meksika hükümeti tarafından yüksek Bilim Ödülü “Elena Moshinsky” ile ödüllendirildi.
Akademik çalışmaları
Dünyada yeni kurulmaya başlayan moleküler biyoloji dalının ilk profesörlerinden biri oldu. DNA sarmalının çözelti içinde o biçimde nasıl durduğuna açıklama getirdi. Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları ile ilgili konferanslar verdi.
1980'li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak 1988'de yayımlanan çalışmaları akademik dünyada ilgi görmedi. 1993'te Yale Üniversitesi'ndeki profesörlük görevlerinden erken sayılabilecek bir yaşta emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye'ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı.
Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe'nin en iyi bilim dili olduğunu söyledi.
Yaşamı boyunca Kuantum mekaniği'ne birçok katkıda bulundu. P.A.M. Dirac'in de üzerinde uğraştığı ancak çözümleyemediği bir problemi, “Kuantum mekaniği”nde, Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri çözdü. Böylece Kimya bilimini bu topolojik inceleme ile sağlam bir temele oturttu.
İki kez Nobel’e aday gösterildi.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, başarısının nedenini yalnızca kendi zekasına bağlamadı, ortaokul ve liseyi o dönemde dünyadaki en iyi orta eğitimin verildiği Türkiye'de okumuş olmasına borçlu olduğunu ifade etti.
Türkiye’de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok toplumda bir Türkçe bilinci oluşturmaya adadı ve Türkçe’nin yabancı dillerin istilası altında olduğunu vurguladı. Eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savundu.
19 Nisan 2015 tarihinde hayatını kaybetti.
Oktay Sinanoğlu’nun en önemli 5 kuramı
- Many Electron Theory of Atoms and Molecules (1961) - Atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı.
- Solvophobic Theory (1964) - Çözgeniter kuramı.
- Network Theory (1974) - Kimyasal tepkime mekanizmaları kuramı.
- Microthermodynamics (1981) - Mikrotermodinamik
- Valency Interaction Formula Theory (1983) - Değerlik kabuğu etkileşim kuramı..
Tavsiyeleri ve sözleri
- Türkiye' de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.
- Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız babanız Amerika'da master yaptı diyerek öğünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.
- Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk Dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir.
- Maddiyat ve maneviyatı dengeleyin.
- Formülünüz ‘bilim' + ‘gönül‘dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur.
- Gündelik siyaset, çıkar grupları, dışarıdan güdümlü gizli veya açık ‘cemiyet'lerden uzak durun.
- Atatürk'ün dediklerini bol bol okuyun, onları işte bu günler için demiş, yazmış. Türkiye'nin şerefli, refahlı, itibarlı ve bağımsız geleceği için Atatürk yolumuzu çizmiştir.
- Dünyanın neresinde olursanız olun, kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih ve kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeyin. Dış ülkelerde ne kadar kimliğinizi korursanız yabancılar da size o kadar itibar edecektir.
- Başkasını taklit etmeyin. Kendi yolunuzu çizip azimle yürüyün. O zaman herkes sonradan sizi taklit edecektir.
- Eğitimde önce bir meslek, gerçek bir beceri, bir altın bilezik sahibi olmaya bakin. Ne yaparsanız yapın en iyisini yapın. Siyasetçinin bilimcinin en kötüsü olunacağına tamircinin parmakla gösterilen en iyisi olmak yeğdir.
- Bulabilirseniz Türk okuluna, eğitimin Türkçe verildiği okullara gidin.
- Konulara merak sarın, not için çalışmayın.
- O meslekte yararlı olacak bir yabancı dili öğrenin. Bülbül gibi konuşup yabancıdan ayırt edilemez hale gelmek hiç şart değil.
- Unutmayın ki Türk olmak bir kafa gönül işidir. Türk kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle Türk'tür. Soy sop meselesi karıştırarak, o her şeyimizi borçlu olduğumuz şerefli atalarımızı karalamaya çalışan iç düşmanların kitaplarına, yaygaralarına kulak asmayın. Kültür genleri, Irk genlerinden daha önemlidir.
SAYGIYLA ANIYORUZ.