5 yaşında sokakta, 17'sinde akıl hastanesinde, 34'ünde üniversitede, 57'sinde akıl hastası olarak yattığı hastanede yönetici... Marie Rose Balter'in film olan hikayesinin özeti...
Kimse doğuşta anne ve babasını seçemez. Ama sonrasındaki tercihler ve yaşamlar her geçen yıl kendi iradesi dahilindedir... Tabii işin içerisinde zorbalık, esaret yoksa...
Marie Rose Balter'in öyle bir yaşamı var ki yoruma gerek yok...
Patricia alkolik bir çiftin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi.
Yoksulluk içerisindeki çift kapı kapı yemek dileniyordu.
Çocuk bakım yurduna verildiğinde 5 yaşındaydı.
6 yaşında dışarıdan iyi görünen ancak iç dünyalarına girildiğinde sadist oldukları anlaşılan İtalyan göçmeni bir bir aileye verildi. Ve adı da Marie olarak değiştirildi.
Çift toplum içinde saygı görüyordu. Ancak akşam olduğunda kapılar kapandığında disiplin adı altında Marie sistematik işkence görür hale geldi.
Ve 17 yaşında bu sistematik işkence sonrası felç geçirdi Marie...
Astım krizleri ve kas spazmları geçiriyordu.
Halüsinasyon da gördüğü için doktorların teşhisi yanlıştı ama konulmuştu bir kere: Şizofren.
Ve 17 yıl akıl hastanesinde geçen bir yaşam.
Yemek yeme yok çaresizlik ve sürekli intiharı düşünen bir psikoloji.
Yaş 34. Doktorların yeni değerlendirmesi ve Merie; Şizofren değil. Ağır depresyon ve panik atak.
Sevenlerinin yardımı ile hastaneden çıkış.
Yaşadıkları karşısında kızgınlığı, öfkeyi, intikamı düşünebilir ve hesaplaşmaya gidebilirdi. İnsan olarak buna hakkı vardı.
Ama o yeni bir yaşamı tercih etti.
Marie üniversiteye girdi, mezun oldu, Harvard Üniversitesi'nde mastır yaptı. Ve "Harvard bana dünyaya geniş bir pencereden bakma şansı ve yeniden deneme cesareti verdi" dedi.
Psikiyatrik hastalarla çalıştı, konferanslar verdi.
Ne ilginçtir ki elli sekiz yaşındayken 17 yılını geçirdiği hastaneye "yönetici" olarak atandı. Duygularını da şöyle anlattı: "Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir adım bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu ve bugün bu hastaneye yönetici olarak dönemezdim.”
1986 yılında Marie'nin hayatı "Nobody's Child" isimli bir TV filmine konu oldu. O film Altın Küre'de 3 ödül kazandı.
Ve Marie Rose Balter, 6 Ağustos 1999 yaşamını yitirdi ama arkasında kalıcı izler ve ibretlik hikayeler bıraktı.