Gemi, denizin ortasında aniden batmaya başlar. Gemideki bir çift cankurtaran botuna yaklaşırken sadece bir kişilik yer kaldığını görür. Adam eşini ölüme terk eder... Peki ama neden?
Bu anlatılan hikaye gerçek mi değil mi ona siz karar verin... Önemli olan “hikaye” olması mı, “hikaye” bile olsa sizde bıraktığı veya bırakacağı duygular mı?
Gemi, denizin ortasında aniden batmaya başlar. Gemideki bir çift cankurtaran botuna yaklaşırken sadece bir kişilik yer kaldığını görür.
O an adam, karısını geride bırakır ve bota atlar.
Batmak üzere olan gemideki kadın eşine bakar ve son bir cümle söyler...
Sizce kadın kocasına ne demiştir?
Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “Sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar.
Öğrencilerinin çoğu; "Senden nefret ediyorum. Nankör herif!" demiştir diye cevap verir.
Öğretmen, köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar.
Çocuk, “Öğretmenim bence ‘Çocuğumuza iyi bak' demiştir’” diye cevap verir.
Öğretmen şaşırarak çocuğa sorar, “Daha önce bu hikayeyi duymuş muydun?”
Çocuk kafasını sallar ve “Hayır ama annem babam vefat etmeden önce aynı şeyi söylemişti” der.
Öğretmen suratında üzgün bir ifadeyle, “Cevabın doğru” der.
Babanın günlüğü
Gemi batar, adam evine gider ve kız çocuğunu tek başına yetiştirir.
Yıllar sonra çocuk vefat eden babasının günlüğünü bulur.
Meğerse, çift gemi seyahatine çıktıklarında kadına ölümcül hastalık teşhisi konur. O kritik anda, baba ölmek üzere olan eşi yerine kendini bota atar.
Baba günlüğünde, "Denizin dibine beraber batmayı o kadar isterdim ki… Ama çocuğumuz için, tek başına denize batmanı izlemek zorunda kaldım" yazar.
SONUÇ: Önyargıyı da batırdı!