Köy Enstitülerinin kurucularından olan ve Anadolu’yu köy köy gezen gönüllü eğitmen İsmail Hakkı Tonguç genç ve idealist öğretmenlere tavsiyelerde bulunur...

Toprağın çocuklarının öğretmeniydi o. Türkiye’yi karış karış gezdi Köy Enstitüleri’nin sorunlarına yetişti. Yeri geldi akan damın kiremitini değiştirdi yeri geldi tamir yaptı yeri geldi temizlik. O idealist ve örnek bir öğretmen ve eğitimciydi.

İsmail Hakkı Tonguç’un genç öğretmenlere tavsiyeleri

“Gençler ‘Hayatı Yeneceğim’ ilkesiyle yola çıkmalıdır. Bir davayı kötümser görmek için, sayılamıyacak kadar çok kanıtlar bulunabilir. Bizim görevimiz, böyle sebepler aramak değil, tam tersini yapmaktır. Büyük davalara atılanlar, hep zafer taklarının altından resmi geçit yaparak geçmezler. Onlar gerektiğinde ızdırapları da göze alanlardır.”

“Her iş belirli koşullar altında yapılır. Koşullar olumsuz olsa da kişi bu koşulları yene yene işi başarır. Hiç bir sıkıntı karşısında ‘Benim gücüm bu kadar, bundan fazlasını benden beklemeyin’ gibi bir mantığa sığınmayın. Bu ülke evlatlarından GERÇEK GÖREVi asıl böyle zamanlarda ister.”

“Öğretmenlikte başarı sabırla ve sürekli çalışmayla elde edilir. Ani başarılar hem pek azdır, hem de tesadüflerin getirdiği başarılardır. Alınteriyle kazanılıcak başarıların peşine düşmeli.”

“Biz bildiğini yapan insanlardan yeni bir toplum yaratmak için tarlaya tohum saçıyoruz. Bu tohumlar yetişince şunlar olacak;
Yapamayacağı bilgiye güvenenler, onu topluma en yüksekten satanlar, çürük bilgilerine güvenerek toplumdan her şeyi isteyip asla doymayanlar; tüm saygınlıklarını yitirecekler. Yapamayanların , yalnızca vaaz edenlerin yerine YAPABİLENLER gelecek!
Söylemek, yazmak, konferans vermek gibi çalışmaların hiçbiri, yapmanın yerine geçemez ve onun kadar kuvvetli olamaz.”

“Genç öğretmen! Tembellere , işsizlere yuva olan yerlerden kaç. İşine taparcasına bağlan. Gün gelecek , senin elinle yoğrulanlarda tıpkı senin gibi işine taparcasına sarılacaklardır."

“Hazineye sahip olmak değil, onu kullanabilmek hünerdir."

“Genç öğretmen. Devleti sağılan inek sayan, onu sürekli sömürmek isteyen , kişisel çıkarlarını her değerin üstünde tutan zihniyetten uzak duracaksın."

“Halka güvenmedikçe, onlar sevilmedikçe hiç bir iş başarılamaz. Onlara insanca ve sevgiyle yaklaşmalı, sorunlar tatlı dille anlatılmalı.
Genel olarak iyilik öyle bir silahtır ki bununla fethedilmeyecek kale yoktur. İnsanlar kendilerine yapılan iyilikleri takdir etmeseler de bunu yararsız sanmamalıdır. İyilik görenler birer ikişer bunu yapanın çevresinde toplanmaya başlar ve bir güç oluştururlar."

“Bir yöneticinin görevi; elemanlarını içten bir istekle ve taparcasına çalışmaya sevketmektir. Bu da emir vermekle olamaz. İnsanları iç dünyalarından yakalamak ve KUTSAL BİLİNEN GAYEYE doğru sürüklemek lazımdır. Yönetim işini üzerine almış olanlar, çok sabırlı, temkinli, soğukkanlı olmak zorundadırlar."

“Eğitim yöneticilerine yasalarla bir çok yetki ve olanaklar verilmiştir. Bunlardan maksat; topluma, vefakar, yeni, diri, çalışkan, dürüst, yürekli , becerikli, sabırla dayanıklı, her zorluğu yenebilen, yaşamdan zevk alabilen, İNSANLARI SEVEBİLEN, CESUR yurttaşlar yetiştirmektir."

“Bir öğrenim kurumu; Öğrencilere kendi kendilerini idare etmeyi öğretmeli, kitap okuma alışkanlığı kazandırmalı, onları birer ŞAHSİYET haline getirmeli."

"Klasik yöntemleri kırarak, yeni işe göre yeni yöntemler bulmalı, kafayı bir motor gibi işletmelidir. Hayatta yeni olanaklar yaratmanın birinci koşulu, düşünmektir. Üstün düşünmek."

“Bulunduğu bölgenin nüfusunu, eğitim durumunu , yapılan masrafları bilmeyen, bunları ülke ölçeğinde değerlendiremeyen bir öğretmen, havada çalışıyor demektir. Ana ilkelere ve görüşlere ulaşmamıştır. Dolayısıyla işini anlamlandıramaz, değerlendiremez."

“İşleri hatıra, gönüle bırakmaksızın olduğu gibi görmek ve yürütmek en doğru yoldur. Görevini iyi yapmayanlar korunmamalı, kusurları gizlenmemelidir."

(BÜYÜK BİR SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ)