1800’lü yılların ortalarında ABD ve ardından Avrupa’da yayılan tramvayların 1869’lu yıllarda da İstanbul’da inşasına başlandı. Galata’dan Ortaköy’e, Eminönü’nden Aksaray’a, Aksaray’dan Topkapı ve Yedikule’ye doğru. 31 Temmuz 1871 yılında şehrin ilk tramvayı Azapkapı-Beşiktaş hattı açıldı ve işletmesi 40 yıl süreyle Karapano Efendi’nin kurduğu ‘İstanbul Tramvay Şirketi’ne verildi.
Atlı tramvaylara büyük ilgi
Atlı tramvaylar halk tarafından büyük ilgi gördü. Eminönü-Aksaray, Aksaray-Yedikule ve Aksaray-Topkapı hatlarınında açılması ile ilk işletme yılında 430 at kullanılarak 4,5 milyon yolcu taşındı.
Atlı tramvay kullanımı artarken bir yandan da İstanbul, yağmurlu havalarda kayganlaşan zeminleri ve yokuşları ile atları zorlayarak gücünü kesiyordu. Bu durumda takviye gerekliydi. Şirket yine devreye girdi ve atlı tramvay güzergahındaki yokuş başlarına at istasyonları, yani küçük ahırlar inşa etmeye başladı. Tramvay, yokuş başında iken yedek at vagona koşulur, görevi bitip yokuş sonuna varıldığında da at, ahırdaki görevli seyis tarafından vagondan ayrılarak geri götürüldü.
İşte Dingo'nun ahırı
Dingo adındaki Rum vatandaş da bu ahırlardan, günümüzde Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi ile Fransız Konsolosluğu arasında bulunanı işletirmiş. Bütün gün ahıra bir sürü atın girip, çıkmasından dolayı, ’Burası Dingo’nun ahırı mı, giren çıkan belli değil’ sözünün günümüze oradan ulaştığı söylenir.