İki değerli sanatçı Yaşar Kemal ile Zülfü Livaneli'nin Stockholm'de talebe evinde başına gelenler nedir? Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli'yi neden bırakıp gider?
Sanat dünyamızın iki önemli değeri Zülfü Livaneli ve Yaşar Kemal. Birisi sesiyle diğeri kalemiyle duygulara hitap etti ve ediyor... Zülfü Livaneli çok yakın dostu olan Yaşar Kemal'le Stockholm'de yaşadığı bir anısını anlatıyor:
Merhabayı dinletirken...
"Bir öğleden sonra Stockholm’de bizim talebe evindeyiz; ona kendi şiirinden bestelediğim Merhaba adlı kaydı dinletiyorum. Ne diyeceğini de merak ediyorum doğrusu; yürek pır pır!
Birden yüzünde büyük bir kaygı ifadesi beliriyor: Eyvah diyor, eyvah!
Bir yandan da sokak kapısına yöneliyor; çıkıp gidiyor.
Afallayıp kalıyorum. Parçayı beğenmedi desem değil, daha tamamını dinlemedi bile.
Başka bir yere sözü vardı da unuttu desem o da değil; çünkü zaten görüştüğümüz çok az insan var.
"Ne oldu Yaşar abi?"
Neyse; merak içinde akşamı ettim, sonra telefon ettim, 'ne oldu Yaşar abi' dedim. 'Anlatırım yahu' dedi hadi buluşalım. Stockholm’de Thilda ile geçici olarak kaldıkları eve gittim, onu aldım, dışarı çıktık, her zamanki Çin lokantamıza gittik, her zamanki masamıza oturduk, her zamanki yemeği söyledik.
O sıralarda Al Gözüm Seyreyle Salih romanını yazıyor.
Dedi ki; yahu senin evde birden aklıma o sabah yazdığım bölüm düştü. Yunus balığı ölüyor, Salih de onu kıyıdaki kumlara gömüyor. Kendi kendime dedim ki bu çok çiğ bir şey; Yaşar Kemal nasıl yaparsın bu çirkinliği, yakışıyor mu sana! Hemen eve koştum, o sayfaları yırtıp attım, yeniden yazdım, balığı gömdürmedim, içim rahatladı.
Edebiyatı ölüm kalım meselesi olarak algılayan, dünyaya hikaye anlatmak üzere gelmiş bir büyük yaratıcının heyecanıydı bu."
SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ...