Trabzonsporlu Ali Kemal Denizci, maç sırasında nasıl horon oynardı? Horon oynamasına son veren olay neydi? Ali Kemal Denizci'nin keşkesi var mıydı?

Trabzonspor Kulübü'nün efsanelerinden Ali Kemal Denizci, kulübün dergisine verdiği röportajda önemli açıklamalar yapıyor... Futbolculuğu dönemindeki kişiliğini ve geri dönüşü anlatan Ali Kemal Denizci özlemini, sevincini ve horon olayını şöyle dile getiriyor:

"En çok şu tesislerdeki güzellikleri özlüyorum. Biz futbol oynarken böyle bir tesis görmedik. Şu çimleri, bu yeşillikleri hiç görmedim. Bir tek yeni nesilde kıskandığım budur. Yoksa para, pul, şu şunu almış, bu bunu almış diye hiç düşünmem. Hiç gözüm arkada kalmadı… En iyi dönemleri yaşadım, en güzel günleri gördüm. Başbakanı tanımazlardı, Cumhurbaşkanını tanımazlardı Ali Kemal’i tanırlardı. Çok farklı bir dünya yaşadık. Ama çamur, batak sahalarda oynadık, tesis yüzü görmedik. Eskilere baktığımda gözüm hiç arkada değil; ama bu sahalarda oynayan insanları kıskanıyorum. Çünkü biz oynayamadık, caddelerde koştuk. Ama bu güzel günleri yaşarken hiç kimsenin gönlünü, kalbini kırdığımnı hatırlamıyorum. Hiç kimse bana gelip de ‘’Sen beni azarladın, sen bana şöyle kötülük yaptın’’ demedi. Bunları düşününce diyorum ki ‘’E ben de fena çocuk değildim, iyiydim’’. O şatafat içinde hiçbir zaman kasılmadım, insanlara farklı bakmadım, hep hayata güzel baktım. Şu anda da öyle bakıyorum. Belki yatım, katım yok ama güzel bir kalbim var, o da bana yetiyor."

Futbolculuğu dönemindeki keşkesi...

"Ben kendimi övmeyi seven biri değilim; ama iyi futbolcuydum. Maçta bana rakipten özellikle adam verirdiler. Nereye gitsem benimle gelirdi. Hatta saha içindeyken bana iki kişi bile yetmiyordu. Hele ki kademesi yoksa bunların, 'Üçüncüsü, dördüncüsü gelsin' derdim. Allah’ın verdiği bir özellikti, çabukluk vardı, viteslerim iyiydi. Bu Allah vergisini iyi kullanmaya çalıştım. Altyapılar görmemiştik biz, Allah vergisiyle bir yerlere geldik. Ben hiç Genç Milli, Ümit Milli olmadan A Milli Takıma gittim. Ama futbolcuyken biraz daha zeki olabilirdim. Saha içinde, futbol zekamı biraz daha farklı kullanabilirdim. O çalımları, farklı yerde atabilirdim. Bazen 'Keşke futbol aklımı daha iyi kullansaydım' diyorum."

 

Maç sırasındaki horon hikayesi...

"Biz öyle bir ekiptik ki, bizi yenmek diye bir şey yoktu. Biri gelecek de bizi yenecek diye hiç düşünmezdik. Sahaya çıkardık, 'Bunlara 3 atalım, şunlara 5 atalım' derdik. Maç 2-0 olduğunda taraftarın benden talebi olurdu. Tribünlerden 'Ali Kemal, Ali Kemal' diye bağırırlardı. Yani 'Horona başla' derlerdi. Ben de topu alınca, rakiple aramızdaki mesafeye atardım. Rakip gelene kadar horona başlardım. E tabi seyirci sevinirdi... Ama bir gün Göztepe’de bir ağabeyimiz maçtan sonra bana, 'Bak Ali Kemal, yapma! Büyük futbolcusun, daha da büyüyeceksin ama böyle yaparsan küçülürsün. Yarınlarda birileri de seninle alay eder' dedi. Ondan sonra o işi bıraktım, bitirdim. Zaten benim Yattara tipi çalımlarım yoktu. Süratim vardı. İskender gibi de değildim, sadece hızlıydım."

Bi'SORU DAHA?

Osmanlı’da evlerin kapılarında neden iki tokmak bulunurdu?

Osmanlı döneminde evin kapılarında iki farklı tokmak bulunuyordu. Birisi büyük diğeri küçük. Aynı...

Camilere neden deve kuşu yumurtası konur?

Sadece camilerde değil aslında seralarda ve bazı yaşam alanlarında da deve kuşu yumurtası konulur. İşte...

Bu duraktan neden otobüs geçmiyor?

Almanya'nın Fürth şehrinde bir huzurevi. Ve huzurevinin içerisinde bir otobüs durağı. Ancak bu...

Atatürk, Ankara’yı neden başkent yaptı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti neden Ankara oldu? Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’yı başkent yapma...