Semt pazarında sebze tezgahında yardımcı veya çalışan gibi duran kişi akşam saatinde bir müşteriyi nasıl şaşırtır?

İstanbul Üsküdar’da bir semt pazarı... Çarşamba günleri kuruluyor... Her zaman alış-veriş yaptığım bir yer var. Bu tezgah sebze ağırlıklı. Marul, maydanoz, yeşil soğan, turp, kabak, fasulye, semiz otu, tere, kıvırcık gibi ürünlerle sınırlı.

Ve bunlar halden alıp belli bir miktar kar koyarak satıyorlar. Yani onlar da tarladan getirmiyor sonuçta.

Arka plandaki çalışan

Her neyse konumuza dönersek... Tezgahta genelde iki kişi duruyor ve bazen de üç. İki kişiyi tanıyorum ama diğeri onların yardımcısı gibi. Bir anlamda çalışan edasında.

Pek ön planda durmuyor genelde diğer iki kişinin siparişlerini hazırlıyor veya arka tarafta durup kıvırcık ve lahana gibi ürünleri tezgaha hazırlıyor.

Buraya kadar her şey normal. Akşam olduğunda Pazar sokağının hemen üst caddesinde o üçlüden arka planda kalan kişiyi gördüm. Bu da doğal ancak doğal olmayan ve bendeki önyargıyı kıran kapısını açıp içine pazardan kalma küçük sepet ve sele gibi şeyleri koymaya çalıştığı otomobiliydi.

Düşünceleri kıran görüntü

Kamyonet veya eski bir model otomobil değil pazarcının aracı... Peugeot 207’ydi. Arabadan o kadar anlamam etmem ancak bunun bir dönem lüks bir tercih olduğunu az çok bilirim. Burada beni düşündüren pazarcıların evini zar zor geçindiren, ekonomik durumları o kadar da iyi olmayan hamal görünümlü insanlar düşüncesiydi. Evet bu düşünce Anadolu’da yetişmiş ve bir dönem pazarcılık da yapmış bir insan olarak bende yer etmişti.

İstanbul şartlarında ise kimseyi giyimi, kuşamı ve mesleği ile değerlendirmemem gerektiğini bir kez daha pazarcı bana gösterdi.

HAYIRLI İŞLER - İYİ AKŞAMLAR...

Bi'SORU DAHA?

Bir simitten kaç kişi ekmek yiyor?

Bir simitte kaç kişinin emeği ve ekmeği var? 1 TL’yi belki de bir öğün savuşturuyoruz ama o simitin gerisindeki kahramanlara ve hizmetkarlara bir...

Ayaklar çiçek açar mı?

Yaratıcı tasarımcılık! Hayata nereden ve nasıl baktığımıza dair bir örnek! Eski ayakkabıları anlamlı ve değerli kullanma çöpe değil balkonun baş...

Belediye başkanlarının reklama ihtiyacı var mı?

Belediye başkanları özel günlerde ve durumlarda kutlama yapar, reklam panolarına fotoğrafları asılır, pankartlar yaptırılır, dövizler hazırlanır......

Neden acele ediyoruz?

Metropollerin ve özellikle de İstanbul’un en önemli özelliği hareketi ve ister istemez insanı kendi kurallarının içine çekmesi. İşte onlardan birisi de...