Gurbetteki vatandaşlar memleket özlemini gidermek için havaya para verir mi? Şaka değil gerçek! Cevabına bakalım...
Yer İstanbul... Her gün binlerce insanın oradan oraya koşturduğu tarihi mekan. İş, aş ve para umuduyla insanların doğup büyüdükleri yerleri terk ettiği "taşı toprağı altın (şimdi beton)" İstanbul...
Şakacı programı
TV'de şakacı programı ama yaşananlar gerçek. Çetin Çifçioğlu'nun programı... Metro girişine bir tezgah kuruluyor. Ve o tezgahta "memleket havaları" var. Boş kavanozların ve küçük plastik kutuların üzerinde şehirlerimizin isimleri yazılı. Van, Ağrı, Erzurum, Kırşehir, Adana, Konya, Edirne. İstanbul ve yakın komşuları dışındaki bütün iller.
Şakacı ne yapıyor dersiniz? Hava satıyor. Evet yanlış okumadınız konserve kavanozlarının üzerinde illerin ve yörelerin isimleri yazılı, içinde de o bölgenin havası var (!).
Hava parası!
Peki alan var mı dersiniz?
Yurdum insanı olur da olmaz mı!
İstanbul'a gelmiş, memleket hasretiyle yanış tutuşan vatandaş önce merakla ne olduğuna bakar ardından ekonomisini ve maliyetini düşünmeden boş gibi görünen ama kendisi için dolu olan kavanozlar, plastikler için parayı verir.
Şakacı için hava aynıdır ama memleketinden uzak saf vatandaş için anlamı ve değeri çok farklıdır. En önemlisi de psikolojik bir vakadır.
O kavanozdaki hava bahane, alana göre özlem, yaşanmışlık ve aidiyet duygusu şahanedir. Saflık vardır. Bir anlamda o kavanozun içinde doğup büyüdüğü yörenin film şeridi yer alır aslında.
Şaka da olsa boş kavanoz ve plastiklerin para verilerek alındığını görünce insan İstanbul'un taşı toprağı ve havasının altın olduğuna inanıyor. Nereden baktığımıza bağlı...