Bir annenin içinde bulunduğu durumun sorusu bu? Çocuğun gözünden anne ve anne gözünden bir tarafta çocuğu bir tarafta kariyer hırsı... Sonuç mu?

Psikolog Doğan Cüceloğlu’nun 1 Ekim 2019’da kaleme aldığı “Anne Olmak Daha Önemli” paylaşımı...

Bir okurumdan aldığım mektubu kimlikleri ve yerleri saklayarak aynen paylaşıyorum; mektup her şeyi açık seçik anlatıyor.

dogan cuceloglu

Öğretim üyesinin mektubu

Sayın Hocam merhaba,
Üç yıl önce (Kasabamız)’da bir seminer vermiştiniz. Seminer sırasında oğlumla yaşadığım bir olayı size anlatınca size yazmamı söylemiştiniz. Aradan uzun zaman geçti, elim bir türlü gitmedi yazmaya. Ama şimdi büyük bir mutluluk, rahatlama ve gururla yazıyorum size.

Ben bir devlet üniversitesinde öğretim üyesiyim. O zamanların yardımcı doçenti, şimdinin doktor öğretim üyesi kadrosundayım. Şimdi 10 yaşında olan oğlum olayın geçtiği zaman 4.5 yaşlarındaydı. Oğlumu anaokulundan aldım eve doğru giderken yolda sohbet ediyoruz. O sıralar birkaç arkadaşım yeni doçent oldu ve ben artık doçent olmam lazım düşüncesiyle çalışıp duruyorum. Oğluma içimi döküyorum. ‘Anneciğim, biz bugüne kadar seninle oyunlar oynadık, gezdik, sinemaya gittik, beraber yemek yaptık. Bunların hepsi çok güzel, çok keyifliydi, ama artık benim ders çalışmaya başlamam gerekiyor. Bak artık sen de büyüdün beni anlarsın’ dedim.

Doruk bir yandan beni dinliyor bir yandan etrafı seyrediyor. İçimden de, küçücük çocuğa neler anlatıyorum, diye geçirdim ve devam ettim. ‘Oğlum arkadaşlarımın hepsi doçent oluyor. Ama ben hala yardımcı doçentim. Ben de doçent olmak istiyorum. Sen artık kendi kendine oynasan da ben biraz ders çalışsam’ dedim.

Oğlumdan hiç ses çıkmıyor. Hiçbir şey demiyor. Çocuk işte dedim, ne anlasın doçentlikten. Aradan 10-15 dakika kadar zaman geçti. Bu süreçte sessiz kalan oğlum hiç beklemediğim bir cevap vererek beni gözyaşlarına boğdu. ‘Anne’ dedi ve devam etti, ‘Sen doçent olamadın, Onlar oldu. Ama sen de anne oldun. Anne olmak doçent olmaktan daha önemli.’

Semineriniz sırasında oğlumla aramızda geçen bu diyaloğu sizinle ağlayarak paylaşmıştım, şimdi yine aynı duygu yoğunluğuyla, ağlayarak yazıyorum. Arada tek bir fark var. Geçen hafta doçentlik başvurumun olumlu sonuçlandığını öğrendim ve ben artık doçentim.

Kulaklara küpe olsun

Oğlum özellikle son iki sene ve nihayetinde doçentliğe başvuru sürecinde gerçekten benim bitmek bilmez çalışma saatlerimi ve bu süreçteki yorgunluklarımı çok iyi tolere etti. Yeri geldi, ‘Sana yardım edemem, şu makaleyi bitirmem lazım’ dediğimde sessizce odasına gidip ödevini tek başına yaptı. ‘Yeter artık çalışma!’ diye isyan ettiği de oldu, ama hep sabretti.

Bir an geliyor, küçücük çocuğu kendi hırslarım için yıprattım diye düşünüyorum, ama bir yandan da ‘ben ne güzel, ne düşünceli, ne anlayışlı bir evlat yetiştirmişim’ diye kendimle gurur duyuyorum. Henüz 4,5 yaşındaki bir çocuk için annenin ne demek olduğunu ne kadar güzel özetledi benim oğlum.

Seminerde yaz bana demiştiniz. Şimdi yazabiliyorum ancak. Yazıyorum ki benim yaşadığım bu olay benim yolumda ilerleyenlerin kulağına küçücük de olsa küpe olsun ve hiç kimse hırsının kurbanı olarak o minicik canları, nasıl olsa küçük, anlamaz diye düşünerek bir kenara atmasın.
Saygılarımla.

Eşinin yorumu

Evet, mektup bu. Eşime mektubu okudum; mektup bitince şöyle bir cümle çıktı ağzından: “İnsan olmak zor; ama anne insan olmak daha zor!”