Ankara'da Çankaya civarında bir köy. Mustafa Kemal Atatürk, Salih Bozok ile bir eve girer ve sohbet eder. Köylü ihtiyar görmediği Gazi'yi bakın nasıl tarif eder?

Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluk arkadaşı ve yaveri Salih Bozok anlatıyor:

Bir gün Çankaya civarında bir köylü evine gitmiştik.
Girdiğimiz kulübede, ihtiyar bir köylü ile karısı oturuyordu. Bize ikram ettikleri kahveleri içerken Atatürk, köylü ile konuşmamı söyledi.
Ben bu emre itaat için ak sakallı köylüye ilk aklıma gelen suali sordum:

 

Gazi'yi tanımayan mı var!

"Gazi'yi tanır mısın baba?"
İhtiyar beni, saçma sapan bir sual sormuşum gibi alaycı bir şekilde süzdü:
"Gazi'yi tanımayan mı var?" dedi ve ilave etti: "Ben görmedim ama her hafta Hacı Bayram Veli Camii'nde Cuma Namazı kılarmış. Ta göbeğine kadar sakalları varmış. Melek gibi nurlu yüzü, Peygamber gibi mübarek bir ihtiyarmış!"

 

Varsın öyle bilsin

Gülmemi güç tutarak, Atatürk'ün sakalsız ve genç yüzüne baktım.
O, kaşlarını kaldırarak kendini tanıtmamamı emretti.
Dışarı çıktığımız zaman da güldü ve:
"Varsın, o da öyle bilsin. Hakikati öğrenmek belki biçarenin hayalini yıkar, onun hayalindeki şirin sakallıyı öldürüp sevgisini kaybetmekte ne mana var?"