Acı ve hüzün dolu bir hikaye... Yıl 1939... Yer Erzincan... 27 Mart’ın ilk saatleri... Gece 2 sıraları... 7.9 büyüklüğünde deprem ve 32 bin ölü...
100 binin üzerinde yaralı olur... İklim şartları kötüdür... Arama ve kurtarma çalışmaları için insan gücüne ihtiyaç vardır... Ama yeterince insan yoktur...
Depremde hapishane duvarları da yıkılır... Bütün mahkumlar açıkta kalır ancak kaçan da olmaz.
Savcının konuşması
Dönemin Erzincan Savcısı İzzet Akçal müthiş bir karar alır... Mahkumları bir araya toplar ve şu konuşmayı yapar:
"Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bıracağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz."
Bin kişiyi kurtarırlar
Mahkumlar, inanılmaz bir fedakarlık ve insanlık gösterir ve tarihe geçen depremde yaklaşık bin kişiyi kurtarır.
Ve hepsi hapishaneye geri döner... Bir tane bile kaçan olmaz.
Bir yıl sonra mahkumların bu fedakarlığı ve iyi niyeti sonrası özel af çıkar ve hepsi serbest bırakılır.
NOT: Bunu bir de günümüz dünyası için düşünün. Bırakın mahkumları, sabıkası olmayanlar (sözde özgür insan) depremi fırsata çevirmeye, yağmaya ve talana çalışıyor. İşte ülkemizin geldiği noktanın özeti...